Melis Babadağ ile Resim Sanatına Yolculuk

Oyuncu, ressam, iç mimar Melis Babadağ ile fark yaratan resim sanatı ve kariyeri

Üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Melis Babadağ kimdir? Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Resim yaparak, kamera önünde de performans sergileyerek mutlu olan, üreterek yaşayan, az insanla görüşüp aklı fikri işte olan biriyim. Henüz gerçekleşmemiş bir iki hedefim dışında şükür ki hayatımdan memnun yaşıyorum.

Resime olan ilginiz nasıl ve ne zaman başladı?

Ablam ilkokula başladığında ben de 2-3 yaşımdaydım, özenmişim eve gelip ödev yaptığında ben de ödev yapmak istemişim. Benim de elime kalem ve boya vermişler; sonra hiç bırakmamışım. Yıllar geçtikçe yaşımın çok üstünde kompozisyonlara geçmişim, ilk yağlı boya tablomu 5 yaşımda yapmışım. Anneme teşekkür ediyorum, beni hep boya kalemleriyle donatmış . Güzel Sanatlara hazırlanmamda da emeği büyüktür.

Nelerden ilham alırsınız? Resimlerinizin ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız?

Dışarıda olan hiçbir şeyi direkt anlatma çabam yok. Benim sürecim, içimde biriken, zihnimde anlam bulan ne varsa, tanımsızca renklere ve desenlere dökülmesi. Tamamen kendi bilinçaltımın sağaltımı. Hayatımın dönemlerine göre de bazen kalabalık, bazen daha sakin, agresif veya rengarenk olabiliyorlar. Mesela “Kabuk” serisini kendi inanç kalıplarımı kırmaya başladığım bir dönem resmetmiştim. Kabukların kırılıp var olan her şeyle bağlantıya geçmesi gibiler. Ayrıca 2020’den beri özel hayatlarımızı doğrudan etkileyen toplumsal olaylar yaşıyoruz. Sanırım resimlerimdeki kaotik durum bunun bendeki yansıması olabilir. Dolayısıyla umuyorum ki yıllar geçtikçe daha sadeleşen eserler üretirim. Ufukta ayak seslerini şimdiden duyabiliyorum.

Yapıtlarınızı diğer ressamlardan ayıran özellikler nelerdir?

Öyle veya böyle her sanatçı ayrışır, tektir; her insan tek ve biriciktir. Tekniğiyle, yaklaşımıyla, işçiliğiyle, duygusuyla mutlaka ayrışırlar. Belki sorunuzu şu açıdan yanıtlayabilirim; zihnimi bir kenara bırakıp, plan ve strateji yapmadan, zamanı kaybedip, sadece benden çıkmasına izin verdiğim yerden üretebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Belki de çevreden “özgün” kelimesini duyma şansına da bu sebeple sahibim.

Genç nesile ressam olmalarını önerir misiniz? Ressam olmak nasıl birşeydir? Zorlukları ve kolaylıkları nelerdir?

Açıkçası bu önerilebilecek bir şey değil. Olacaklarsa, zaten kaçamazlar, hayat yetenekleriyle saklandıkları delikten mutlaka yakalarından tutup çıkarır. Eğer resim yaparken zamanı kaybediyorlarsa sakın geciktirmesinler. Ben hayatın anahtarının burda saklı olduğuna inanıyorum. Zaman ve mekanın önemini yitirdiği yerde sonsuz tatmin var. Resim için değil yalnızca, spor yaparken, belki muhasebe-para işleri yaparken, şarkı bestelerken, hikaye yazarken, belki de müthiş bir düzenlemecidir kişi, organizasyon yaparken… Bu tatminin yakalandığı her an müthiş bir hediye. Resim vb. sanatla ilgilenenler hiç bırakmadan üretsinler, sonunu düşünmeden. Çok güzel bir hediye.

Sanat tarihinde sizi etkileyen dönemler hangileridir? Sanatçılar kimlerdir?

Her dönemin bende etkisi aynıdır. Bende büyük bir hayranlık uyandıran yoktur. Sadece Japonların sanat anlayışına ayrıca bir saygım var; malzemeye doğaya olan saygılarından ötürü. Estetik kaygılarının yanında müthiş standardize olmuş bir kalite kaygıları var ve benim ürettiklerimde hiç olmayan şeyi, sadeliklerini çok seviyorum. Evimde de iki renk, desensiz eşyalar ve sadece fonksiyonu olan objeler vardır. Tablolarımın aksine, yaşadığım mekanı sade tutmayı seviyorum, onlar gibi.

Sanatçı gözü nedir ve nasıl gelişir?

Biraz takıntılı bir durumdur, yorucudur, her baktığında bir şey görmektir. Verdiğimiz anlamlar ifade bulmak için sözle veya felsefeyle çıkamıyorsa, edebiyat resim müzik gibi sanatın bir dalını araç olarak kullanıp mutlaka dışarı çıkar. Harika bir sağaltım yöntemidir aslında. Yapabilenler şanslıdır. O gözün herkeste olduğuna inanıyorum, çevresel şartlarla veya bireysel kalıplarla bastırılıyor olabilir. Gelişmesi çekinmeden sık sık icra etmekle doğru orantılıdır bence.

Resim ile ilgili gelecekteki projeleriniz ve hayalleriniz nelerdir?

Ocak ayında İstanbul’da, Temmuz ayında Bodrum’da kişisel sergime hazırlanıyorum. 2026’da seramik, ahşap, cam, metal vs. çalışabileceğim geniş bir atölyeye geçmeyi hedefliyorum. Bir yandan bazı markalarla STK’lar için düzenlenen projelere de gönüllü olarak çeşitli ürünler ve tablolar yapıyorum.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.